Hüdavendigâr Camii

Hüdavendigâr Camii

 

Hüdavendigâr Camii veya bir diğer adıyla Sultan 1. Murad Camii, Osmanlı İmparatorluğu’nun erken dönem mimarisinin dikkat çeken ve önemli yapılarından biridir.

 

Sultan 1. Murad Hüdavendigar tarafından 1363 – 1366 yılları arasında Bursa şehrinin batı tarafına hâkim bir tepeye inşa ettirilmiştir. Cami, yapımı yaklaşık 19 yıl süren Hüdavendigâr Külliyesi’nin parçalarından biridir. Külliye içerisinde; cami, medrese, türbe, imaret, hamam ve çeşme yer almaktadır. Bu külliyeyi diğerlerinden ayıran en büyük özelliklerden biri; yapı inşasında kullanılan devşirme yapı elemanlarıdır. Ayrıca bir diğer farklı dikkat çeken özellik ise külliyeyi oluşturan yapılardan cami ve medresenin iki katlı bir yapı olarak bir arada inşa edilmiş olmasıdır. Caminin üst katı medrese olarak planlanmış ve son zamanlarına kadar da bir eğitim yuvası olarak kullanılmıştır. Medrese on altı odalıdır ve cami girişinin sağ ve sol taraflarından bulunan merdivenlerden ulaşılmaktadır. Cami ve medresenin bu mimari tarzı ona eşi benzeri olmayan bir özellik katmıştır.

Sultan I. Murad, Osmanlı İmparatorluğu'nun üçüncü padişahıdır. Babası Orhan Gazi, annesi ise Bizans tekfurlarından Yarhisar Tekfuru'nun kızı Nilüfer Hatun'dur. 1326 yılında Bursa'da doğan I. Murad, halk arasında “Gazi Hünkâr” ya da “Hüdavendigâr” olarak bilinir. Balkanlarda ise “Sultan Murad” olarak tanınmıştır. Babası Orhan Gazi’nin vefatından sonra devletin başına geçen Sultan Murad’ın hayatı sınırlarda ve harp meydanlarında geçmiştir. Kardeşi Süleyman Paşa’nın Rumeli seferleri ile elde ettiği başarıyı o tamamlamış ve Anadolu’dan Rumeli’ye Rumeli’den Anadolu’ya akınlar düzenlemiştir. Bunun neticesinde Balkanlar’da gösterdiği başarılar Osmanlı’nın Avrupa’daki varlığını sağlamlaştırmıştır. Bu fetihleri yaparken Bursa’nın imarında da önem vermiş ve kendi adıyla anılan külliyesini inşa ettirmiştir.

 

Cami, plan olarak tabhâneli-zaviyeli cami olarak ifade ettiğimi cami tipinin erken dönem örneklerinden biridir ve Osmanlı mimarisi sürecinde önemli bir yere sahiptir. Yapı mimarisi detaylarına bakıldığında Bizans etkilerini taşımaktadır. Ancak bununla birlikte Osmanlı’nın kendine özgü yorumunu da sergilemektedir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde cami ile ilgili olarak “Yapı tarzı itibariyle camiye benzememekle birlikte büyük bir sanat eseri olduğunu inkâr edemeyiz, çünkü mimarı Frenk olduğundan yapı tarzı da Frenk tarzıdır” diyerek yapıyı övmüş ve farklılığını belirtmiştir. Yapıda kullanılan taş ve tuğlalar estetik görünüşe farklılık katmıştır. Camide kullanılan iki katlı revak uygulamasının başka bir örneği yoktur. Alt kısımda beş büyük sivri kemer, üst kısımda ise beş ikiz kemer olmak üzere toplam on kemer bulunmaktadır. Üst kısım kemerlerinde devşirme sütun ve başlıklar kullanılmıştır. Alt ve üst katta kullanılan korkuluk şebekelerinin yapım tarzları da birbirinden farklıdır.

Asıl ibadet alanına girildiğinde ortada bir şadırvan olduğu görülür. Bu şadırvanın ilerleyen zamanlarda 19. yüzyılda yapıldığı kaynaklarda belirtilir. Mihrabın çevresinde yer bulan kalem işi ve bezemeler oldukça gösterişli ve dikkat çekicidir. Mihrabın üst kısmında görülen pencere üst katta bulunan koridorun devamında özel ve farklı bir konumdadır.

 

Hüdavendigâr Camii, sadece mimari bir şaheser değil, aynı zamanda Osmanlı’nın erken döneminde Bursa’nın kültürel ve dini hayatının bir simgesidir. 2014 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dâhil edilen “Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu” alanının önemli bir bileşenidir.

 

Bilal Çağatay Erentürk

YAZARA AİT DİĞER SON 10 MAKALE